Myomlar kadınlarda en sık görülen iyi huylu tümörlerdir ve rahim düz kasından gelişmektedir. Kesin görülme sıklığı bilinmemekle birlikte en sık üreme çağındaki kadınlarda %20-%25 arasında tespit edilir. Myomların gelişmesi için risk faktörleri arasında hiç doğum yapmamış olmak, aşırı şişmanlık (ideal vücüt ağırlığı 10 kilo arttığında risk artar), yumurtlamayı engelleyen durumlar gibi karşılanmamış österojen üretiminin arttığı durumlar sayılabilir. Ayrıca siyah ırkta beyaz ırka göre 4 kat daha sık rastlanır. Bunun dışında genetik faktörler de etkili bulunmuştur. Ailesinde myomu olan hastalarda risk artışı söz konusu olabilir.

Myomların oluşum mekanizması

Myomların oluşum nedeni tam olarak bilinmemekle beraber yüksek östrojen düzeylerinin etkisi olduğu açıktır. Çünkü myomlar ergenlik öncesi dönem de görülmezler ve sadece üreme çağında büyürler. En sık rastlandığı dönem ise östrojen üretiminin karşılanmadığı menapoz öncesi 40’lı yaşlardır. Menapozdan sonra myomların büyümesi durur veya geriler. Myomlara östrojen fazlalığına bağlı gelişen diğer hastalılar yani yumurtlama bozuklukları, endometrial hiperplazi (rahim iç duvarının kalınlaşması), polipler de eşlik ederler. Hem estrojen hem de progesteronun çok yükseldiği gebelik döneminde de myomlarda hızlı büyüme görülebilir.

Myomların çeşitleri

Myomlar rahimde yerleşim gösterdikleri anatomik bölgeye göre 3 gruba ayrılır. Rahim iç tabakasında oluşan submuköz myomler; Rahim orta tabakasında (myometrium) yerleşen intramural myomlar ve rahim dış tabakasında bulunan subseröz myomlardır. Bunlar dışında rahim bağ dokusunda yerleşen intraligamenter myomlardır. Bunla riçinde en sık görülen intramural olanlardır.

Myomlar bu kadar sık görülmelerine rağmen çoğunlukla asemptomatiktirler (belirti vermezler) ve tedavi gerektirmezler. Myomu olan kadınların sadece %20-30’unda şikayetler ortaya çıkar. Bu şikayetler düzensiz ve sık görülen adet kanamaları (menometroraji), düzenli ancak çok yoğum olan kanamalar (menoraji), adet ağrılarında artma (dismenore) kronik kasık ağrısı sayılabilir. Daha az olarak da ele gelen karında kitle, komşu organlara basıya bağlı sık idrara çıkma, kabızlık oluşabilir. Tüplere ve rahim ağzına bası yaparak infertilite (kısırlık) neden olabilir. Rahim iç yüzeyine baskı yaparak tekrarlayan düşüklere de neden olabilirler.

Myomlar rahimden kaynaklanan iyi huylu tümörlerdir ve kansere (leiomyosarkom) dönüşme olasılıkları oldukça düşüktür. Bu risk 1/1.000 gibi bir olasılıktır ve ihmal edilebilir bir risk olarak kabul edilmelidir. Özellikle menopozdan sonra ani büyüme görülmesi kanser şüphesi doğurur.

Myomların tanısı

Myomların tanısı genlikle kolaydır. Büyük boyutlara ulaşan myomlar jinekolojik muayenede rahimin büyük ve sert hissedilmesi ile kolayca belirlenir. Vajene doğmuş myomlar spekulum muayenesinde kolayca tanınabilirler. Abdominal veya transvaginal ultrasonografi myomların tanısında doğruluk oranı oldukça yüksek bir görüntüleme yöntemidir. Ultrasonografi sırasında myomların yerleşimi ve boyutları belirlenebilir. Adneksiyal alanlarda yerleşmiş saplı subseröz myomlar over kitleleri ile karışabilir. Ayrıcı tanı için bilgisayarlı tomografi veya mrı’dan yararlanılabilir. Rahim iç yüzüne yerleşmiş submüköz myomların tanısında salin infüzyon sonografisi veya ofis histeroskopi de yardımcı olur. Bazı durumlarda infertilite araştırması sırasında çekilen histerosalpingografide dolma defekti olarak da myomlar saptanabilir. Ancak kesin tanı çıkarılan materyalin histopatolojik incelemesi ile koyulabilir.

Myomların Tedavisi

Myomların büyük çoğunluğu tedavi gerektirmez. 6 – 12 aylık kontrollerle myom boyutlarının takip edilmesi yeterlidir. Myomların tedavi edilmesi gereken durumlar:

  • myoma bağlı aşırı kanama ve ağrı
  • Komşu organlara bası (mesane ve üreter basısına bağlı idrar yapmakta zorluk; rektuma basıya bağlı kabızlık gibi)
  • Menapoz döneminde myomda büyüme
  • Myomun kendi sapı etrafında dönmesi (torsiyon)
  • Myomun kanlanmasına bağlı oluşan dejeneratif değişikliklerin neden olduğu akut karın tablosu
  • Rahim ağzından vajene uzanan myom
  • Myomun rahimi 3 aylık gebelik büyüklüğüne kadar büyütmüş olması
  • Myomun gebeliğe engel olduğu durumlar
  • Myomların tekrarlayan düşüklere neden olduğu durumlar

Gebelik ve Myom

Gebeliklerin %3’ünde myom görülebilir. Myomlar gebelik sırasında yerleşim yerlerine ve büyüklerine göre düşükler, erken doğum, plasentanın erken ayrılması, doğum sonrası kanamada artış ve enfeksiyonlara yol açabilirler. Ayrıca gebelikle beraber myomlarda hızlı büyüme görülebilir. Bunu dışında doğum kanalını tıkayan myomlar zor doğumlara ve sezeryan oranlarında artışa da neden olabilirler.

1. Tıbbi tedavi: Myomlarda etkili bir tıbbi tedavi bulunmamaktadır. Verilen ilaçlar genellikle myomları tedavi etmekten öte hastalığın bulgu ve belirtilerini gidermeye yönelik veya hastayı cerrahiye hazırlamak amacıyla kullanılır. Bu amaçla kullanılan ilaçlardan biri GnrH analogları denilen ve hastayı geçici olarak menapoza sokan ilaçlardır. GnRh analogları genellikle aylık enjeksiyonlar olarak 3 veya 6 ay süresince kullanılır. Myomlarda %50’ye varan oranda küçülmeye yol açarlar. Ancak uzun süre kullanımları kemik kaybına (osteoporoz), vaginal kuruluk, ateş baması, terleme ve libido kaybı gibi menapoz yakınmalarına yol açar. Ayrıca ilacın bırakılmasını takiben myomlarda tekrar büyüme görülür. Bu nedenle GnRH analogları cerrahi öncesi myomları küçültmek için 2-3 aylık sürelerde geçici olarak kullanılırlar. Bunu dışında adet kanamalarını düzenlemek için progesteron tedavisi kullanılabilir. Ancak bu tedavinin myomlar üzerine olumlu bir etkisi yoktur. Bunlar dışında mifepriston, raloksifen, danazol gibi ilaçlar da sınırlı oranda başarılar ile kullanılmışlardır

2. Cerrahi tedavi: Myomların kesin tedavisi cerrahi tedavidir. Fertilitesini tamamlamış ve çocuk isteği olmayan hastalarda histerektomi (rahimini alınması) kesin çözümdür. Histerektomi abdominal (karından), laparoskopik (kapalı operasyon) veya vaginal yoldan yapılabilir. Submüköz myomlar (rahim içi) ise histeroskopik rezeksiyon yöntemi ile çıkarılabilir. Fertilitesini korumak ve çocuk isteği olan hastalarda rahimi korumak için sadece myomun çıkarıldığı myoektomi ameliyatları tercih edilir. Operasyon sonrası myomların tekrarlama oranları 10 yıl için %25 civarındadır. Ancak bu oran myomların sayısına ve yerleşim yerine göre de değişiklik gösterebilmektedir.